Kayıtlar

Sevgi varsa gerisi teferruattır .

Sevgi varsa gerisi teferruattır . Bu söz birden bire ağzımdan çıkıverdi. Evet bir işin içinde  sevgi varsa hallolmayacak şey yoktur. Yoksa Tüm gece uykusuzluğa rağmen sabah size gülerek bakan iki minik adam alamazdı yorgunluğunuzu. Ya da işten dönen eş bir bakışıyla rahatlatamazdı sizi. Ağır hastalıkların ilacı olamazdı sevgi ve yine sevgisizlikten ölmezdi en sağlıklı insanlar. Kalkılamazdı en ağır işlerin altından ve çekilmezdi hiçbir dert. Evet sevgi varsa gerisi teferruattır bizim evde bol miktarda var belki de bu yüzden yaşadığımız her zorluk sabırla aşılıyor,göze gelmiyor,gönülden yapılıyor. Bu da kısacık duygu paylaşımı olsun hep uzun mu yazacağım ama değil mi:) Kalbinin den sevgiyi eksik etmeyin bakın hayat daha kolay olacak. Sevgiyle kalın... Sinem

Sağ ve sol yanıma teşekkür ederim

Merhaba benim adım Sinem, 30 yaşıma girmek üzereyken bebek sahibi olacağımı öğrendim, 30'umun ortalarında anne oldum. Bu yaşıma kadar birçok güzel şey yapmış olabilirim ama yaptığım en harika şey anne olmayı tercih etmekti. Annelik yolculuğum kesinlikle ve kesinlikle hayallerimdeki gibi gitmedi. Tahminimden çok Ağladım, hırpalandım,belki de yıprandım. Fakat kendimi tamir etme yeteneğimi kullanmam sadece benim için değil iki minik kuzum için de büyük nimet oldu.Umudunu yitirmeyenlerdenim.Belki bundan sonra hayal edemeyeceğimden daha güzel ilerler. Anneliğimi kutsamıyorum fakat kendimi kutlamadan edemiyorum bu ara:)) Sağ yanım Hakan'ım, annesinin tostosu, Yoğun bakım kapısından yorgun, mutsuz güçsüz ve ağlayarak giren annenin baş parmağını sadece baş parmağım kadar olan elinle o kadar güçlü sıktın ki sen bu kadar umutluyken ben umutsuzluğumdan utandım.41 cm boyunla beni bambaşka bir kadın olarak çıkardın o odadan. Sol yanım Yiğit'im, annesinin tosbiki, daha içimdeyken s

Kanguru Bakımı

Ten tene temas Küvezdeki ilk haftan ın sonunda bebeklerimi beşer dakikalığına kucağıma verdiler. Önceki yazımda da belirttiğim gibi doğumdan o ana kadar yüzüm hiç samimi olarak gülmedi. Hayata tekrar dönmek için o günü bekliyormuşum. Çocuklar anne kokusunu alsın onlara iyi gelir diye verildiler kucağıma ama bence onların kokusu bana daha iyi geldi. Önce Yiğit 'i aldım sonra Hakan'ı. Küvezde yerinde duramayan Yiğit oğlum bana geldiği an sustu, kafasını boynuma yasladı ve uyudu. Eşim de bizi videoya aldı ve o an şu cümleyi kurdu 'tüm derdi senmişsin nasıl da sakinleşti'. O an anladım ki hakiki sevgi bu. Sadece bir kokuya kocaman sevgi:) O videoyu şu an izlediğimde bile gözlerimin dolmasını engelleyemiyorum. Hakan zaten sakin çocuktur bana gelince iyice duruldu, kucağımdan alınırken de 'bırakma beni dercesine' yakamdan sımsıkı tuttu. Belli ki ikimiz de birbirimize çok iyi geldik. İki bebek, iki farklı koku, iki farklı ten ama aynı his heyecan, mutluluk hüz

İlk 1000 gün

İki bebekle birlikte düzenli blog yazmak pek de mümkün olmuyor... İlham geldiğinde zaman olmuyor, zaman olduğunda ilham uğramıyor. Sonuç olarak kafanızdaki blogger hayali bir süre ertelenmiş oluyor. Algıda seçicilik olsa gerek bu ara annelikle ve çocuk yetiştirmekle ile ilgili seminerler, eğitimler, kongreler fazlaca ilgi alanıma girer oldu. Geçen hafta katıldığım ve anca yazma fırsatı bulduğum Bebek Konferansı ile ilgili notlarımı paylaşmak istedim sizinle. Öncelikle alanında uzman birbirinden değerli katılımcıların verdiği bilgiler bana çok iyi geldi. Aklımda isim tutma konusunda pek becerikli değilimdir ama elimden geldiğince bilgi dahilinde kişileri de anacağım. Kadıköy Şifa Hastanesi' nin yetkili isimlerinden  hayatın ilk 1000 gününde annelerin sık sorduğu sorular konusunda Prof. Dr. İlknur Kılıç ve Dr. Günay Ergermen' in bilgilerinden not alabildiklerim şunlar: * Bebeğinize yünlü kıyafet giydirmeyin. *Oda ısısı 24-26 C olmalı, klimalı ortamlarda 22 C olma

Çocuk İstismarı Hakkında

Son zamanlarda sıkça duyduğumuz ve ne yazık ki bazılarımız tarafından artık sıradan kabul edilen beynimi yercesine kafamın içinde yer alan 'çocuk' istimarı ile ilgili Uzm Psk. ve değerli arkadaşım Cemre Soysal önderliğinde Anlam Psikolojik Danışmanlık Merkezi'nde verilen eğitimde edindiğim bilgileri benim gibi' artık bu konudan kafayı yemek üzere olan anneler için' paylaşmak istedim. İstismar 3' e ayrılır. *Duygusal İstismar *Fiziksel İstismar *Cinsel İstismar Kısaca tanımlarını yapmak gerekirse; Duygusal İstismar : Sen yapamazsın, keşke doğmasaydın, sen ne anlarsın gibi kurduğumuz cümleler- davranışlar duygusal istismara girer ve çocuğun kendisini zarar veren kişi olarak görmesine ve değersiz hissetmesine sebep olur.  Bu durumu iş yerindeki mobing sisteminin evdeki şekli olarak tanımlayan Uzm. Psk. Cemre Soysal   'çocuklarınızı Fatih Terim taktiğiyle motive etmeyin' diyor ve ekliyor 'ben ne yapsam hatalıyım' düşüncesi bir çocuk için

BOŞ VAKİT Mİ O DA NE?

İki aydır elimi süremediğim bloğumla bugün yeniden buluştuk. Facebook, instagram gibi diğer sosyal alanlarla irtibatım devam ediyor ama 2 bebekle düzenli blog yazmak mümkün olmuyor. Geçirdiğim 2 aya istinaden belirtmeliyim ki annelik zor zanaat imiş. Bence mantık işi değil insan kendine bunu neden yapar ki bir kere tatilin yok, bitmek bilmeyen bir mesai, gece uykusu da yok sabah dinlenmesi de, keyif için değil uyanık kalmak içilen kahve, akşam yemeklerinden önce 'ne olur yemeğimi yiyeyim de öyle uyansınlar' diye dua etmek, hava almak adına dışarı çıkmak için bebeklere bakacak insan aramak, dışardayken de aklın sürekli evde olması, gündemdeki olayları abartısız 1 ay sonradan takip etmek, çocuklarla dışarı çıkmak istendiğinde göç eder gibi hazırlık yapmak,' kuaför, sinema, arkadaşlarla buluşma' gibi sosyal durumların yerini 'çocukların doktor randevusu, aşı takvimleri, mama saatleri' gibi başka sosyal durumlarla değiştirmek,''çocukların gazı rahat çıktığı

Biz de herkes kadar anneyiz

              Yeni do ğum yapmış arkadaşlarımın bir zamanlar benim de yaptığım gibi sosyal medya üzerindeki serzenişlerine istinaden bir şeyler yazmak istedim.Yeni anneler olarak hepimiz belki de hayatımızın en değişik döneminden geçiyoruz bir kere hamilelikte tavan yapan hormonlarımız yavaş yavaş yerine oturmaya başladı bu duygularımızı yeterince zorluyor bununla birlikte işin bir de manevi boyutu var. Mama, gaz, tuvalet sorunu,uykusuzluk vs..Hayatınıza giren küçücük bir şeyle birbirinize alışmaya çalışıyorsunuz. Bunlar yeterince zorlarken bir de sürekli didikleyen sorular ve diretmeler gelince sinirler yerinden oynuyor haliyle. Enterasan olan şu ki bu hali_i durumu zamanında kendisi de bu zor süreçten geçmiş ve halden anlaması gereken kadın cinsiyetliler yapıyor. Mesela ben hiçbir zaman bir amcanın gelip de "kızım sütün yetmiyor mu neden mamayla besliyorsun"dediğini duymadım.Burada şu ana kadar yaşadığım birkaç soruyu-durumu konuşacağım. *Sütünü nasıl veriyorsun emzire